23 Aralık 2016 Cuma
22 Aralık 2016 Perşembe
Kokulu Dekoratif Sabunlar
Selaamm..
Sizlere evde de yapabileceğiniz dekorotif amaçlı da kullanılabilecek kokulu sabun yapılışını anlatacağım. Bir kaç malzemeyle hazırlanan biraz zahmetli olsa da ek gelir sağlayabileceğiniz kolay bir yol. Biz en yakın arkadaşlarımızın nişanına kına gecesine düğününe kendimiz hazırlayıp dağıtıyoruz ve istediğimiz şekli vererek istediğimiz renkte. En azından o kadar masrafın içinde ufakta olsa bir destek sağlıyoruz. Tabi ki bunu para karşılığında yapmıyoruz. Ama ufak çaplıda olsa ek gelir olsun diye ticarete dökülesi bir iş bence :)
Öncelikle silikon kalıplar edinmemiz gerekiyor. Bu sabunu ne için yaptığımız önemli. Yani düğün nişan gibi bir şey için mi yoksa bir bebek mevlidi için mi? Önemli olan görüntüsü ve kokusudur. Alınan kalıp estetik olarak güzel görünmeli.
Sabun bazı, esans, sabun boyası, alkol veya kolonya. Bu 5 malzeme ihtiyacımız olan malzemelerdir. Önce sabun bazını küçük parçalara bölerek bir tencereye koyuyoruz ve eritiyoruz. ama önemli olan püf noktası fokurdayıp kaynatmadan sadece erimesini sağlamak. Sonra başka bir kaba alıyoruz ki tencerenin sıcağına maruz kalmasın diye. Çünkü ne kadar sıcakta kalırsa sabun küçülmeye başlayacak ve malzeme azalmış olacak. şimdiki önemli işlemse sabun bazı donmadan azar azar sabun boyası ve esansını ekleyerek karıştırmak. İstediğimiz renge gelene kadar boya ekleyebiliriz. açık tonlardaysa az miktarda ekleyip koyu tondaysa daha fazla eklememiz gerekebilir o yüzden azar azar eklemek renk açısından önemli. Bu işlemi olabildiğince hızlı yaparak sabun donmadan kalıplarına dökmemiz gerekiyor. Kalıpları taşırmadan arka tarafı düz olacak şekilde dondurmalıyız. 15dk kadar beklettikten sonra kalıplarından çıkarıp renkli tül, boncuk, kurdelelerle veya küçük kutucuklara koyarak süsleyip nişanınıza da müşterilerinize de hazır hale getirebilirsiniz.
Size kolay gelsin Hoşçakalın..
Catering'e Dönen Anneler :)
Herkese Merhabaaaa..
Düğün merasimini yeni bitirmiş çiftlerimizin kaçınılmaz sonu, ailelerinden bağımsız olarak tek başlarına hayat kurmalarıdır. Son zamanlarda yeni evlenen çiftler ailerinin yakınlarından ev alarak bir nevi kendilerini garanti altıına almış oluyorlar aslında. Size yeni evlenen birkaç arkadaşımdan bahsedeceğim. Aileleri ile aynı mahalleden ev sahibi olan arkadaşlarım düğün borçlarını ödeyebilmek için uzunca bir süre fazla mesai yapmaya karar verirler. Bu durumu anne ve babalarına anlatan çiftimiz onlardan sağlam bir destek alırlar. Ana fikir şudur; işlerinden geç saatlerde dönen bu yeni evli çiftimiz akşam yemeklerini aileleri ile birlikte yedikten sonra evlerine döneceklerdir. Fakat birsüre sonra annesine yük olmaktan korkan çiftimiz onlarla ufak bir anlaşma yapar. Haftalık mutfak masraflarını onlar karşılayacak, sadece yemeği annesi yapacaktır. Bunu bir nevi catering işine çeviren çekirdek aile sorunlarını çözmüşe benziyor.
Diğer çiftimiz ise anne babasıyla birlikte oturmayı tercih edenler. Evlenen çiftin her ikiside çalışıyor ve var olan dubleks evlerinde her akşam yemek hazır oluyor.
Aslında anne ve babalar çocukları için yapabileceği yardımı esirgemiyor. Biz bekarlar arkadaşlarımızla 'kaynananı catering firmasına çevirmişsin'diye dalga geçsekte durumun değerinin farkında değiliz :) Kim isterki akşam işten eve gelip bir de yemek yapmayı. Bu yazımı özellikle okutturacağım bu 2 arkadaşımdan şimdiden özür diliyorum. Ee doğru söze ne denir ki :):):) Hoşçakalın
90'larda Çocuk Olmak
Selamm..
90'larda çocuk olup ve eskiyi özlemle anan insanların hala var olduğu kesin. Bende bu grubun içinde olan ve şuan ki durumdan pekte memnun olmayanlardanım. Bu yüzden size o günleri hatırlatıcak ve biraz olsun tebessüm etmenizi sağlayacak bir kaç oyunu hatırlatacağım :)
1.Saklambaç: Önüm arkam sağım solum sobe diye bağırarak aradığımız arkadaşlarımız.. En güzel yanı arkadaşımızı diğer arkaşımızla karıştırıp 'çanak çömlek patladı' deyip ebeyi tekrar ebe yapmaktı heralde :)
2.Dokuz Aylık: Genelde erkeklerin oynadığı bir oyun olsada kızlara erkekler efsane oynanan oyun :) Herkes topa bir kez dokunabilir yani iki kere arka arkaya dokunamazsın. Kaleciye dokuz kere gol atıldığında çocuğu olur ve topu dışarı atan kaleci olur.
3.Misket: Rengarenk misketler kavanozun içinde saklanırdı. Dışarıya oynamaya çıkartmaya korkardık bir tanesi bile kaybolsa gece uyuyamazdık. Ne kadar çok misket o kadar çok havan olurdu mahallede çünkü :)
4.Ortada Sıçan: Saatlerce bıkmadan yorulmadan oynadığımız oyun. Kimi zaman yanımızdan geçip bakkala giden terlikli teyzelerinde katıldığı, pikniklerin vazgeçilmezi. Herkesi bir anda çocuk yapan, büyüğüyle küçüğüyle oynanan oyun :)
5.Sek Sek
6.İp Atlamak
7.Mendil Kpmaca
8. 3 Taş
9.Yağ Satarım, Bal Satarım, Ustam Ölmüş Ben Satarım :)
10. Aç Kapıyı, Bezirgan Başı
Özellikle şu son ikisini söylerken ne demek istemişiz veya ne diyormuşuz hiç bir fikrim yok. Düşünüyorumda biz sokaklarda herşeyin hakkını vererek büyümüşüz. Üstümüz pislenecek, annemiz bugün sokaktan geç geldik ne ceza vericek veya düşüp elimiz ayağımız yara olucak diye korkmadan oynamışız. Her akşam mahalledeki yaşlı amcanın balkondan, camdan hadi gidin evinize yeterin artık diye bağırmasından korkmadan oynamaya devam ettik. İnsan çocukken çocuk oluyor büyüyünce istesede küçülemiyor. bu yüzden iyi ki çocukken çocuk gibi yaşayabilmişim.
Saygılar ve sevgilerimle çocukken çocuk olabilenlere :)
17 Aralık 2016 Cumartesi
Dijital Ortamda Reklam ve Tanıtım
Merhabalar. Bugün sizlere firmaların dijital ortamda sosyal medyanın hesabının gerekliliğinden, google reklam ağından ve tabii ki olmazsa olmaz web site tasarımının öneminden bahsedeceğim.
Günümüzde ürün segmentleriyle birlikte artan markalar, çoğalan rakipler, hızlanan rekabet ve sonucunda reklamlar. Öncelikle bir firma asla web sitesiz olamaz. Çünkü insanlar artık sokakta değil internette. Kimse var olan bir firmayı reklamsız web sitesiz bulamaz artık. Bu yüzden öncelikle web sitesi kullanışlı, mobil uyumlu ve modern görünmelidir. Google reklamları ise Google Adwords yoluyla reklam seçeneği sunuyor. Bu reklam kanalında günlük istediğin bütçeyle reklam verebiliyor ve ziyaret edilen kadar para ödüyorsun. Reklamlarını bölgesel veya küresel olarak yayınlayabiliyor hedef kitlene kolayca ulaşabiliyorsun. Ayrıca teknik SEO çalışmalarını arttırarak aramalarda siteni üstlere taşıyabiliyorsun. Diğer önemli olansa sosyal medya. Hayatımızın her saati elimizde olan sosyal medya reklam ve tanıtım için kullanılması gereken en önemli mecralardan biri. Sosyal medya aynı zamanda hızlı geri dönüşler yapılabilecek müşteriyle iç içe olunabilcek bir mecradır. Yani kişilere hızlı ulaşmayı sağlayabilecek bir ortam. Bu yüzden doğru stratejiyle büyük avantajlar yaratılabilir. Sosyal medyanın tek dezavantajı olumsuz fikir ve düşüncelerin anında yayınlanıp kriz yaratabilmesidir. Bu durumda yapılan yorumları silmek olumsuz etki yaratacağından sosyal medya uzmanlarıyla birlikte farklı çözüm yolu bulup her zaman olumlu ve pozitif olunmalıdır.
Yapılan reklamlar birbirinden ayrı absürd şeyler olmamalıdır. Yani konseptimiz yılbaşılıysa bütün mecralarda benzer şeyler yer almalıdır. Bir bütün içerisinde uyum yakalanmalıdır.
Yukarıda kendimce en iyi reklam yollarını yorumlamaya çalıştım. Herkesin bildiği ama yinede bazı firmaların o ya da bu sebepten dolayı yapmadığı ve kaybettiği şeyler. Nasıl bir firma olduğu önemli değil büyük veya küçük çaplı bence bir firma varsa ortada uygulaması gereken şeyler.
Yoga ve Meditasyon
Merhabaaa ..
Bugün benim hayatıma büyük etkisi olan yoga ve meditasyon hakkında bir şeyler yazmak istiyorum. Günlük hayatın koşuşturmasını, stresini, heyecanını ve yorgunluğunu üzerinizden atmanıza yardımcı olacak mucizevi bir şey. Tek yapılması gereken gözlerimizi kapattığımızda inanarak ve isteyerek kendimizi meditasyona adapte etmek. Benim psikolojik sorunlarımın karşısında rahatlamamı sağlayan ve bir an olsun sorunlarımımı unutmamı sağlayan yardımcım diyebilirim. Geceleri huzurla uyumamı, sabahları enerjik kalkmamı ve mutlu olmamı sağlayan şeydir kendileri :)
Yoga'nın tam olarak hangi dine veya kültürüne ait olduğu bilinmesede çoğu araştırmalar ve incelemeler sonucu Hindu dinine ve Hindistan kültürüne daha yakın olduğu sonucuna varılmıştır. Yoga ile tüm vücudun kan akışı etkilenir ve iç organlara masaj yapar. Meditasyon ise; herhangi bir dini amacı yoktur. Sağlıklı beslenmek, kafamızdakilerden kurtularak huzur bulmayı sağlamak ve mutlu olmaktır.
Düzenli olarak yapıldığında çok iyi sonuçlar almak mümkündür. Gerek sağlık anlamında gerek sosyallik gerekse içsel ruh halimizde bir çok fayda sağlıyor. Bunu ben denedim psikoloğumun tavsiyesiyle. Benim o ruh halimden kurtulmama yardımcı olan en büyük etkenlerden birisi. Düşünsenize meditasyon yaparken bütün kaslarınızı salıyorsunuz ve kendinizi verdiğinizde aklınızdaki bütün kötü düşüncelerden arınıyor ve bir anda olmak istediğiniz yerde oluveriyorsunuz. Aynı zamanda ertesi güne canlı başlıyor ve kendince değerli olduğunu hissedebiliyorsun. Ben meditasyonu belli aralıklarla gece yatmadan önce yapıyorum çünkü aynı zamanda uyku problemim olduğundan hızlıca uyumamı sağladığı için. Eğer siz hayatınızı yoğun tempoda yaşamak zorundaysanız ya da benim gibi psikolojik bazlı sorunlarınız varsa kesinlikle deneyin derim. Kesinlikle faydasını göreceksiniz. Hiç bir şey kaybetmezsiniz. Hayat güzel; kuşlar ağaçlar, gökyüzü.. Kışta geldi artık nefes aldığımı hissettiğim aylar ve bence bu hayat bu kadar güzelken yaşamaya değer :)
Hoşçakalınn :)
10 Aralık 2016 Cumartesi
Yenilik: İnstagram Hikayeleri
Artık hayatımızın her anını etkileyen
teknoloji, yanımızdan hiç ayırmadığımız teknoloji parçası akıllı telefonlar ve
vazgeçilmezimiz sosyal medya. Her ne kadar bu olayı normal bulmuyor olsamda
yani, insanların benim nerde ne yaptığımı, kiminle olduğumu, ne yediğimi vs.
bilmelerini istemeyip buna teşhircilik gözüyle bakıyor olsamda insan kendini
sosyal medyadan uzak tutamıyor. Tabi ki yeniliklere açık olmalı ve bunları
keşfederek kullanmalıyız, hem de ileride çocuklarımızla kuşak farkıyla çatışma
yaşamayalım :) Velhasıl İnstagram yeni bir özellikle yine karşımızda. İnstagram
sayfasının sol ust kısmında hikayen diye bir yuvarlak oluşturulmuş ve sağa
doğru devam eden yuvarlaklarla da takip ettiğin kişilerin hikayeleri
sıralanıyor. Şimdi de takip ettiğim her konuyla ilgili haberin yapıldığı
özellikle teknolojide yenilikleri anında paylaşan internetingazetesi.com ' da bu konuyla ilgili
habere bir bakalım.
"İnstagram'a Yeni Özellik "
"Instagram Hikayeleri yayımlananı öyle çok uzun
bir zaman geçmedi. Bu platform için halen yeni sayılabilecek olan özellik
sayesinde fotoğraflar ve videolardan oluşan bir hikaye oluşturabiliyorsunuz.
Çünkü sistem Snapchat’in temel uygulama özellikleriyle
hayli benzeşiyordu. Bu yüzden kullanıcılar Facebook ve Instagram’ı var olan bir
uygulamayı kopyalamakla suçladılar.

Instagram’daki istatistik özelliğine şu an için bazı kullanıcılar erişebiliyor. Instagram ekibi tarafından test edilen bu özelliğin, geçtiğimiz ayda kullanıcılara ve markalara açılacağı bildirilmişti.
Sadece mobilde görüntüleyebileceğiniz bu özellik şöyle çalışıyor; profil ya da marka sayfanızı açtığınızda bir pop-up çıkıyor ve ‘istatistiğe geç’ diyorsunuz ve Instagram sayımlarınızı döküyor. Akabinde profiliniz sol üstünde yer alan ‘ayarlar’ bölümünün hemen yanında beliren küçük istatistik çubukları görünüyor. Tabi bu verileri sadece siz görebiliyorsunuz.
Bu bilgiler arasında; cinsiyet, yaş aralığı, konum, günler, saatler, tüm gönderilerin toplam kaç kez görüldüğü, gönderilerin herhangi birini gören tekil hesapların sayısı, internet sitesi tıklamaları, takipçilerin Instagram’da olduğu ortalama saatler ve ayrıca 1 haftalık tüm gönderilerin gösterim rakamlarını görebiliyorsunuz. (haberturk)"
Haberin kendisine http://www.internetingazetesi.com/instagrama-yeni-ozellik/ linkinden
ulaşabilirsiniz.
Kullanıcısını mutlu eden ve değerli hissettiren tüm sosyal medya
kanallarına teşekkürlerimizi sunarak, herşeyi en hızlısından tüketmeye hazır
olarak yeni özellik ve yeniliklerinizi beklemekteyiz. Bilgilerinize :)
Hoşçakalın :)
12 Kasım 2016 Cumartesi
Bir Tutkudur O: MOTOSİKLET
Bir çoğunun asla dediği bir kısmınında sadece 1 kerecik bin dediği. Bir heves bile olsa genellikle ailelerden gelen tepkiyle bu heves bastırılıyor ve kimisinde tamamen yok oluyor kimisindede yıllar sonra bir yerlerde bir şekilde ortaya çıkıyor. Tabi o zaman büyümüş oluyorsun ve artık kimse karışamaz :) Aile içinde motosikleti olan yada ilgi duyan birileri varsa onun sahip olma ihtimali daha yüksek orası ayrı :) Şundan dolayı bundan dolayı alamıyorum diyenlere bir şey önerilemez çünkü alırsan alırsın. Kafaya koyduysan o tutku her saniye seni daha da çekiyosa alırsın. Bu tutku motosikleti olan herkeste bulunan bir bağımlılıktır. Bu bağımlılığa sahip olan çoğu insanın hayatında bir çok şeyden önce gelir motoru. Sevgiliniz motorun mu yoksa ben mi diye tercih yapma zorundalığı sunar bi anda. Çünkü sevgilinden çok onunla zaman geçiriyorsundur, çünkü onunla o kadar çok gezecek yer bulursun ki kendine, bir ordasındır bir burda. Özellikle İstanbul'un trafik şartlarında çalışıyorsan ve köprüyü geçecek yada ana yolları kullanarak ilerleyeceksen olmazsa olmazlardandır. Konfor aradığımız, dünya kadar para ile satın aldığımız arabalarda trafik yüzünden saatleri boşa geçirmek yerine mis gibi havanın tadını çıkararak sadece ışıklara takılarak ilerlemek tercihimdir.
İlk defa motora binen birini, motordan mutsuz indiğini hiç görmedim. Tabi aksi durumlar yaşanmadıysa. Motor nefes almaktır, havanın ciğerlerine dolduğunu hissetmektir.
Hani derlerya şu şehre gitmek gezmek istiyorum ama param yok diye, işte motor size bunun aksini kanıtlıyor. Motorun deposu ne kadara doluyor kaç km yol gidiyor hesaplayın şaşırırsınız. Bırakın ülke sınırları içinde bir yerlere gitmeyi insanlar dünya turuna çıkıyor. İlginçtir ama yapıyorlar.
Aslında konu motor tutkusu değil rüzgar tutkusudur, özgürlük tutkusudur.
Şimdi size motosiklet tutkusunu anlatan 5 film önerisinde bulunacağım:
1.On Any Sunday: Orjinali 1971 yılı yapımı olan hız ve yarış ruhundan çok iki teker üzerinde geçen hayatları ve tarzları anlatmaktadır. 2014 yılında tekrar kameraya alındı fakar orjinal olan ihtişamını yakalayamadı. 1971 yapım olanı öneririm. İçinizde bir yerlerde varsa bu heyecan izlemenizi tavsiye ederim.
2. Faster: 2003 yapımı filmdir. Doğrudan MotoGP üzerine odaklıdır.
3. TT: Closer To The Edge: Dünyanın en tehlikeli yol yarışı olan TT'yi konu alan bir filmdir.
4. Dust To Glory: Bir off-road yarışın neye benzediğini ve yol boyunca nasıl fiziksel ve zihinsel engellerin aşıldığını anlatan Dust To Glory, motosiklet sporunun en etkileyici yönlerini anlatıyor.
5. The Age Of 27 (Casey Stoner'ın Hikayesi): Avustralya'lı yarışçı olan Casey Stoner ilgi çekici hayatı bu filmde oldukça ayrıntılı anlatılmış.
İyi Seyirler :)
İlk defa motora binen birini, motordan mutsuz indiğini hiç görmedim. Tabi aksi durumlar yaşanmadıysa. Motor nefes almaktır, havanın ciğerlerine dolduğunu hissetmektir.
Hani derlerya şu şehre gitmek gezmek istiyorum ama param yok diye, işte motor size bunun aksini kanıtlıyor. Motorun deposu ne kadara doluyor kaç km yol gidiyor hesaplayın şaşırırsınız. Bırakın ülke sınırları içinde bir yerlere gitmeyi insanlar dünya turuna çıkıyor. İlginçtir ama yapıyorlar.
Aslında konu motor tutkusu değil rüzgar tutkusudur, özgürlük tutkusudur.
Şimdi size motosiklet tutkusunu anlatan 5 film önerisinde bulunacağım:
1.On Any Sunday: Orjinali 1971 yılı yapımı olan hız ve yarış ruhundan çok iki teker üzerinde geçen hayatları ve tarzları anlatmaktadır. 2014 yılında tekrar kameraya alındı fakar orjinal olan ihtişamını yakalayamadı. 1971 yapım olanı öneririm. İçinizde bir yerlerde varsa bu heyecan izlemenizi tavsiye ederim.
2. Faster: 2003 yapımı filmdir. Doğrudan MotoGP üzerine odaklıdır.
3. TT: Closer To The Edge: Dünyanın en tehlikeli yol yarışı olan TT'yi konu alan bir filmdir.
4. Dust To Glory: Bir off-road yarışın neye benzediğini ve yol boyunca nasıl fiziksel ve zihinsel engellerin aşıldığını anlatan Dust To Glory, motosiklet sporunun en etkileyici yönlerini anlatıyor.
5. The Age Of 27 (Casey Stoner'ın Hikayesi): Avustralya'lı yarışçı olan Casey Stoner ilgi çekici hayatı bu filmde oldukça ayrıntılı anlatılmış.
İyi Seyirler :)
Davet Varsa Catering Olmazsa Olmaz
Merhabaaa
Yemek yemeyi seven biri olarak birazda catering firmalarından bahsedelim diyorum. Katıldığımız davet ve toplantılarda; veya küçüklü büyüklü yaptığımız düğün, nişan, yılbaşı, bekarlığa veda partileri :) gibi kendimizin organize ettiği davetlerde yardımımıza koşan catering firmaları.. En büyük yardımcımız diyebiliriz çünkü o kadar telaşın içinde yemek çeşidini, servisini, sunumunu düşünmeyi hiç birimiz istemeyiz heralde :) Bu yüzden bende size memnun kaldığım 3 favori catering firmalarını önereceğim.
1. Dugun Master
Sadece catering firması değil organizasyon işini çok iyi bilen, özelliklede isminden anlaşılacağı gibi düğün organizasyonları için kesinlikle görüşülmeli diyebilirim. Yapılacak ikramları ise kendiniz belirliyorsunuz ve istediğiniz gün ve saat gecikmeden size ulaşıyor. Hijyen ve temizliği esas alan firma fazlasıyla güvenilir. Kesinlikle bir göz atın (dugunmaster.com)
2. Sardunya
Bu firmamız fazlasıyla iddialı. 1976 yılından beri var olan, ISO Kalite ve Güvence Sistemi olan, 1.100 iş yeriyle 170.000 kişiye yemek hizmeti veren bir firma nasıl iddialı olmasın ki. Müşteri memnuniyetini, kaliteyi ve insan sağlığını esas alarak çalışan bir firma Sardunya. Çalışanlarına değer vererek onlara eğitimler veriyor menüsünü her geçen zaman genişletmekte ve geliştirmekte. Web sitesi aradığınız bütün soruların cevaplarını bulabileceğiniz nitelikte. Bir iş yeriniz varsa hala catering şirketine karar veremediyseniz veya davetiniz varda ikramlarınızı düşünüyoranız ısrarla sardunya.com u tavsiye ediyorm.
3. Avrasya Kurumsal
Özellikle çok titiz olan kişiler için önerebileceğim bir catering firması. Çünkü bu firma o kadar cesur ki mutlaka bizi yerimizde ziyaret ediniz diyor. Yani çok titiz olanlar için yemeklerin ne şartlarda pişirildiği hijyen, kullanılan malzemeleri, paketlendiği ortamı bizzat giderek yerinde görebilir, test edebilir. Zaten sağlığı ve hijyeni prensip edinmiş bir firma. Ama firmamızı ziyaret etmeden önce avrasyakurumsal.com.tr adresinden web sitesine girip iletişim adreslerine ulaşabilirsiniz.
Benim en çok memnun kaldığım catering şirketlerini size sıralamaya çalıştım. Umarım işinize yarar. Şimdiden kolay gelsin size Hoşçakalın :)
Yemek yemeyi seven biri olarak birazda catering firmalarından bahsedelim diyorum. Katıldığımız davet ve toplantılarda; veya küçüklü büyüklü yaptığımız düğün, nişan, yılbaşı, bekarlığa veda partileri :) gibi kendimizin organize ettiği davetlerde yardımımıza koşan catering firmaları.. En büyük yardımcımız diyebiliriz çünkü o kadar telaşın içinde yemek çeşidini, servisini, sunumunu düşünmeyi hiç birimiz istemeyiz heralde :) Bu yüzden bende size memnun kaldığım 3 favori catering firmalarını önereceğim.
1. Dugun Master
Sadece catering firması değil organizasyon işini çok iyi bilen, özelliklede isminden anlaşılacağı gibi düğün organizasyonları için kesinlikle görüşülmeli diyebilirim. Yapılacak ikramları ise kendiniz belirliyorsunuz ve istediğiniz gün ve saat gecikmeden size ulaşıyor. Hijyen ve temizliği esas alan firma fazlasıyla güvenilir. Kesinlikle bir göz atın (dugunmaster.com)
2. Sardunya
Bu firmamız fazlasıyla iddialı. 1976 yılından beri var olan, ISO Kalite ve Güvence Sistemi olan, 1.100 iş yeriyle 170.000 kişiye yemek hizmeti veren bir firma nasıl iddialı olmasın ki. Müşteri memnuniyetini, kaliteyi ve insan sağlığını esas alarak çalışan bir firma Sardunya. Çalışanlarına değer vererek onlara eğitimler veriyor menüsünü her geçen zaman genişletmekte ve geliştirmekte. Web sitesi aradığınız bütün soruların cevaplarını bulabileceğiniz nitelikte. Bir iş yeriniz varsa hala catering şirketine karar veremediyseniz veya davetiniz varda ikramlarınızı düşünüyoranız ısrarla sardunya.com u tavsiye ediyorm.
3. Avrasya Kurumsal
Özellikle çok titiz olan kişiler için önerebileceğim bir catering firması. Çünkü bu firma o kadar cesur ki mutlaka bizi yerimizde ziyaret ediniz diyor. Yani çok titiz olanlar için yemeklerin ne şartlarda pişirildiği hijyen, kullanılan malzemeleri, paketlendiği ortamı bizzat giderek yerinde görebilir, test edebilir. Zaten sağlığı ve hijyeni prensip edinmiş bir firma. Ama firmamızı ziyaret etmeden önce avrasyakurumsal.com.tr adresinden web sitesine girip iletişim adreslerine ulaşabilirsiniz.
Benim en çok memnun kaldığım catering şirketlerini size sıralamaya çalıştım. Umarım işinize yarar. Şimdiden kolay gelsin size Hoşçakalın :)
Yağmurlu Günde İnternet Alışverişi
Selammm..
Sonbaharın gelmesiyle birlikte yağan yağmurlar veya açan güneşle ne giyeceğimizi şaşırmış durumdayız. Yarın alışverişe çıkmak için sözleştiğimiz günün ertesi uyandığımızda yağan yağmur ve rüzgarla birlikte bize kalan hüsran. Oysaki kredi kartların ödemesi yapılmış ve cebimizde de nakit paramız varken. Sizde o alışveriş bugün yapılacak diyenlerdenseniz buluşmayı evde gerçekleştirerek online alışveriş sitelerinden alışverişinizi gerçekleştirebiliriz. Demek ki neymiş eğer bir kadınsanız hiç bir şey engel değilmiş :) İşte size önerebileceğim o siteler:
1.Trendyol: Birçok markaya ait butikleri mevcut. Genelde kozmetik, ayakkabı ve çanta butiklerinden alışveriş yapıyor olsamda ev eşyalarından teknolojik aletlere, saat seçeneklerinden çizgi romanlara kadar ihtiyacınız olan hemen hemen herşeyi tek tıkla bulabileceğiniz bir alışveriş sitesi. Temin ve teslimat süresi cok hızlı ve uygun fiyat seçenekleriyle. Geliştirmiş olduğu android uygulaması kullanışlı ve pratik. Son dönemlerde tesettür giyime yönelik markaların butiklerini satışa açmaya başlamış olması tesettürlü kişilerin de dikkatini çekmeyi başarmış durumda. Web sitesinin basit oluşu, zorlanmadan aradığımızı bulma özelliği ekstradan bir değer katmış siteye. Sizde alışverişin kolay halini keşfetmek yada faydalanmak istiyorsanız trendyol.com a buyrun :)
2.Markafoni: Güven veren alışveriş sitelerinden bir diğeri Markafoni. Kredi kartından çektirsem acaba bir sorun yaşar mıyım diye bir sorun yaratmayacak alışveriş sitesi. yaptığı reklamlarla akılda kalıcılığı daha çok ilgi uyandırıyor, en azından bende öyle :) Para iadesi ve değişim yapma seçenekleri dikkatleri üzerine çekiyor. Çok beğendiğimiz ürünü acaba bana yakışır mı diye düşünmek yerine kapınıza kadar getirtip yakışmadıysa geri gönderebiliyorsunuz :) Sende o elbise bana yakışır mı diye düşünüyorsan hiç düşünme markafoni.com a hemen tıkla :)
3.Fashion4You: Elbiseden ayakkabıya, gömlekten kabana kadar her ihtiyacımızı karşılayabileceğimiz kaliteli ürünleri olan, aradığımızı kolayca bulabileceğimiz bir site. Üstelik 100 tl üzeri alışverişlerimizde kargoyu biz ödemiyoruz :) Sende kış geldi dolabımda eksilerim var diyorsan fashion4You.tv yi hemen tıkla bence fırsatı kaçırma :)
4.Osmanbey Toptancılar: İstanbul'da toptancı denildiğinde akla ilk gelen sitelerden birisi. Site tasarım anlamında oldukça sade ve aradığını hemen bulabileceğin tarzda. Fakat, kategorilere tıklandığında fazla ürün çeşitliliğinin olmadığı göze çarpıyor. Kategoriler aradığımızı bulabileceğimiz, bir kıyafet aldığımızda onu aksesuarlara kadar baştan ayağa konbinleyebileceğimiz şekilde olsa da bunu bu sitede pek başaramayabiliriz. Çünkü yukarıda da dediğim gibi az ürün bulunmakta. Bir de dikiş nakış işlerinden anlarım diyorsanız, sizde benim gibi ailesi tekstille uğraşan biriyseniz veya kendi elbisemi kendim çizer kumaşımıda kendim keser dikerim derseniz bu sitede size uygun kumaşlarda satılıyor. Kendin biç, kendin kes, kendin dik, kendin giy; modanı kendin yarat. Hemen osmanbeytoptancilar.com a bir tıkla derim :)
Bu yazımında sonuna geldik. İnternetten alışveriş yaptığım siteler hakkında bildiklerimi ve düşündüklerimi kendimce sizlere aktarmaya çalıştım. Şimdilik bu kadar Hoşçakalın :)
Sonbaharın gelmesiyle birlikte yağan yağmurlar veya açan güneşle ne giyeceğimizi şaşırmış durumdayız. Yarın alışverişe çıkmak için sözleştiğimiz günün ertesi uyandığımızda yağan yağmur ve rüzgarla birlikte bize kalan hüsran. Oysaki kredi kartların ödemesi yapılmış ve cebimizde de nakit paramız varken. Sizde o alışveriş bugün yapılacak diyenlerdenseniz buluşmayı evde gerçekleştirerek online alışveriş sitelerinden alışverişinizi gerçekleştirebiliriz. Demek ki neymiş eğer bir kadınsanız hiç bir şey engel değilmiş :) İşte size önerebileceğim o siteler:
1.Trendyol: Birçok markaya ait butikleri mevcut. Genelde kozmetik, ayakkabı ve çanta butiklerinden alışveriş yapıyor olsamda ev eşyalarından teknolojik aletlere, saat seçeneklerinden çizgi romanlara kadar ihtiyacınız olan hemen hemen herşeyi tek tıkla bulabileceğiniz bir alışveriş sitesi. Temin ve teslimat süresi cok hızlı ve uygun fiyat seçenekleriyle. Geliştirmiş olduğu android uygulaması kullanışlı ve pratik. Son dönemlerde tesettür giyime yönelik markaların butiklerini satışa açmaya başlamış olması tesettürlü kişilerin de dikkatini çekmeyi başarmış durumda. Web sitesinin basit oluşu, zorlanmadan aradığımızı bulma özelliği ekstradan bir değer katmış siteye. Sizde alışverişin kolay halini keşfetmek yada faydalanmak istiyorsanız trendyol.com a buyrun :)
2.Markafoni: Güven veren alışveriş sitelerinden bir diğeri Markafoni. Kredi kartından çektirsem acaba bir sorun yaşar mıyım diye bir sorun yaratmayacak alışveriş sitesi. yaptığı reklamlarla akılda kalıcılığı daha çok ilgi uyandırıyor, en azından bende öyle :) Para iadesi ve değişim yapma seçenekleri dikkatleri üzerine çekiyor. Çok beğendiğimiz ürünü acaba bana yakışır mı diye düşünmek yerine kapınıza kadar getirtip yakışmadıysa geri gönderebiliyorsunuz :) Sende o elbise bana yakışır mı diye düşünüyorsan hiç düşünme markafoni.com a hemen tıkla :)
3.Fashion4You: Elbiseden ayakkabıya, gömlekten kabana kadar her ihtiyacımızı karşılayabileceğimiz kaliteli ürünleri olan, aradığımızı kolayca bulabileceğimiz bir site. Üstelik 100 tl üzeri alışverişlerimizde kargoyu biz ödemiyoruz :) Sende kış geldi dolabımda eksilerim var diyorsan fashion4You.tv yi hemen tıkla bence fırsatı kaçırma :)
4.Osmanbey Toptancılar: İstanbul'da toptancı denildiğinde akla ilk gelen sitelerden birisi. Site tasarım anlamında oldukça sade ve aradığını hemen bulabileceğin tarzda. Fakat, kategorilere tıklandığında fazla ürün çeşitliliğinin olmadığı göze çarpıyor. Kategoriler aradığımızı bulabileceğimiz, bir kıyafet aldığımızda onu aksesuarlara kadar baştan ayağa konbinleyebileceğimiz şekilde olsa da bunu bu sitede pek başaramayabiliriz. Çünkü yukarıda da dediğim gibi az ürün bulunmakta. Bir de dikiş nakış işlerinden anlarım diyorsanız, sizde benim gibi ailesi tekstille uğraşan biriyseniz veya kendi elbisemi kendim çizer kumaşımıda kendim keser dikerim derseniz bu sitede size uygun kumaşlarda satılıyor. Kendin biç, kendin kes, kendin dik, kendin giy; modanı kendin yarat. Hemen osmanbeytoptancilar.com a bir tıkla derim :)
Bu yazımında sonuna geldik. İnternetten alışveriş yaptığım siteler hakkında bildiklerimi ve düşündüklerimi kendimce sizlere aktarmaya çalıştım. Şimdilik bu kadar Hoşçakalın :)
Geleneksel Türk Kahvemiz
Merhabalar :)
Bugün sizlere Türk Kahvesinden bahsedeceğim. Cafe'ye gittiğimizde yada akşamları işten geldiğimizde arkadaşlarımıza, ailemize özellikle babalarımıza yorgunluk kahvesi olarak yaptığımız en bol köpüklüsünden türk kahvesinin bize, kültürümüze taa ne zamanlardan geldiğini düşündük mü hiç? Bu yazımı yazmaya karar verene kadar bende bunu hiç merak etmemiştim doğrusu :)
Araştırmacılar kahvenin 14.yy başlarında Habeşistan'ın Kaffa yöresinden yayıldığını belirtmektedir. Önceleri Arap Yarımadası'nda kahve meyvesinin kaynatılması ile elde edilen içecek, şuan bizim yaptığımız hazırlama ve pişirme yöntemiyle özgün tadına kavuşmuştur. Kahve ile Türkler sayesinde tanışan Avrupa; uzun yıllar kahveyi, Türk kahvesi olarak bizim yöntemimizle hazırlayıp tüketmiş, Brezilya ve Amerika kaynaklı, Arap türü, yüksek kaliteli kahve çekirdeklerinden harmanlanan ve tercihen kömür ateşinde ağır ağır, titizlikle kavrulan Türk Kahvesi, çok ince öğütülür.
Osmanlı saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, çok miktarda tüketilmeye başlanmıştır. Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram ediliyordu. Kısa sürede, gerek İstanbul'a yolu düşen tüccarlar ve seyyahlar gerekse Osmanlı elçileri sayesinde Türk Kahvesinin lezzeti ve ünü önce Avrupa'yı oradan da tüm dünyayı sardı.
Bir de kahvenin yanında içtiğimiz su aslında, sanıldığı gibi kahvenin sonunda değil; kahveyi içmeden önce içilmekteymiş. Buda kahvenin tadını ve aromasını daha iyi alabilmek ve anlayabilmek için sanırım.
Her şey gibi Türk kahvesinin de içilme saati vardır. Biz genellikle akşamları tüketiyor olsakta aslında kahvaltıdan sonra içilmesi gerekiyormuş. Bunuda öğrenmiş olduk :) Türk kahvesi falı geleceği anlatmak için kullanılan tek kahvedir. Dini bayramların ve kız isteme merasimlerinin vazgeçilmez ve hatta gelenekselleşmiş bir ögesi olmuştur. Özellikle tuzlu kahvelerimiz efsanedir :)
Eee bizde ne diyelim iyi ki varolmuş, iyiki bizim kültürümüzün kahvesi. Söylemeden gidemeyeceğim, 'Bir Fincan Kahvenin Kırk Yıl Hatırı Varmış' sevdiklerinize Türk Kahvesi ısmarlayın :) Görüşmek üzere..
Bugün sizlere Türk Kahvesinden bahsedeceğim. Cafe'ye gittiğimizde yada akşamları işten geldiğimizde arkadaşlarımıza, ailemize özellikle babalarımıza yorgunluk kahvesi olarak yaptığımız en bol köpüklüsünden türk kahvesinin bize, kültürümüze taa ne zamanlardan geldiğini düşündük mü hiç? Bu yazımı yazmaya karar verene kadar bende bunu hiç merak etmemiştim doğrusu :)
Araştırmacılar kahvenin 14.yy başlarında Habeşistan'ın Kaffa yöresinden yayıldığını belirtmektedir. Önceleri Arap Yarımadası'nda kahve meyvesinin kaynatılması ile elde edilen içecek, şuan bizim yaptığımız hazırlama ve pişirme yöntemiyle özgün tadına kavuşmuştur. Kahve ile Türkler sayesinde tanışan Avrupa; uzun yıllar kahveyi, Türk kahvesi olarak bizim yöntemimizle hazırlayıp tüketmiş, Brezilya ve Amerika kaynaklı, Arap türü, yüksek kaliteli kahve çekirdeklerinden harmanlanan ve tercihen kömür ateşinde ağır ağır, titizlikle kavrulan Türk Kahvesi, çok ince öğütülür.
Osmanlı saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, çok miktarda tüketilmeye başlanmıştır. Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram ediliyordu. Kısa sürede, gerek İstanbul'a yolu düşen tüccarlar ve seyyahlar gerekse Osmanlı elçileri sayesinde Türk Kahvesinin lezzeti ve ünü önce Avrupa'yı oradan da tüm dünyayı sardı.
Bir de kahvenin yanında içtiğimiz su aslında, sanıldığı gibi kahvenin sonunda değil; kahveyi içmeden önce içilmekteymiş. Buda kahvenin tadını ve aromasını daha iyi alabilmek ve anlayabilmek için sanırım.
Her şey gibi Türk kahvesinin de içilme saati vardır. Biz genellikle akşamları tüketiyor olsakta aslında kahvaltıdan sonra içilmesi gerekiyormuş. Bunuda öğrenmiş olduk :) Türk kahvesi falı geleceği anlatmak için kullanılan tek kahvedir. Dini bayramların ve kız isteme merasimlerinin vazgeçilmez ve hatta gelenekselleşmiş bir ögesi olmuştur. Özellikle tuzlu kahvelerimiz efsanedir :)
Eee bizde ne diyelim iyi ki varolmuş, iyiki bizim kültürümüzün kahvesi. Söylemeden gidemeyeceğim, 'Bir Fincan Kahvenin Kırk Yıl Hatırı Varmış' sevdiklerinize Türk Kahvesi ısmarlayın :) Görüşmek üzere..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)